Öğrenilmiş çaresizlik... Türkiye 0 - 1 Romanya


Yine bize hüsran... Aslında çok da umutluyduk yine her zamanki gibi. Ve tabi yine her zamanki gibi olmadı. O kadar eksi yanımız var ki yazdıkça birşeyler çıkıyor.

İlk olarak neden hala 4-5-1 ya da bunun türevi olan 4-2-3-1 oynamakta ısrar ediyoruz bunu anlalak zor. Yani Avrupa'nın en iyi takımlarından biriyiz diyoruz ancak halen kendi sahamızda vasat bir takım olan Romanya önünde bile tek forvetle sahaya çıkıyoruz. Tek forvet oynayabilecek bir oyuncu grubuna sahip olsak anlaşılabilir bir durum olacak ancak ben elimizdeki kadrounun özellikle de sistemin hücum bölgesi için uygun olduğunu düşünmüyorum. Estonya, Macaristan hatta Romanya gibi takımları böyle de yenersek sürpriz olmaz ama bu elimizdeki potansiyeli köreltmekten başka bir işe yaramıyor şu anda. Bu sistemde gol arayacak forvet dışındaki isimler daha farklı özelliklere sahip olmalılar. Biz 4-2-3-1 oynuyoruz ama sağ ileride gol arayan oyuncumuz Hamit Altıntop. Hamit iyi bir oyuncu olabilir ancak her yerde oynayabilecek kapasiteye ve bilgiye sahip olduğunu düşünmüyorum. Orta sahanın kenarlarındaki isimler bu sistemde hücumda içeri kat edemedikten, gol arayamadıktan, pozisyona giremedikten sonra tüm yükü forvette bekleyen oyuncu çekiyor ki ondan da şapkadan tavşan çıkarmasını beklemek, en azından her maç için düşünürsek haksızlık olacaktır.

Diğer bir konu orta sahamızdaki gariplikler. Evet Mehmet Topal becerikli bir isim ama oyunun sadece savunma yönünde var oldukça ne kendine bir faydası var ne de oynadığı takımlara. Her oyuncu becerikli olup, çalıp atıp, adam eksiltecek diye birşey yok ama biraz daha top bizdeyken olumlu oynaması gerekiyor artık. Olumludan kastım da bir anda hücum ederken karşısında bir adam görüp topa basıp geri ya da yana dönmesi değil tabi. Ya da Mehmet Topal kapanan, iyi basan Romanya orta sahası karşısında etkisiz kalıyorsa, oyunun iki yönünü daha dengeli oynayan biri girmeli. İlla bir oyuncu değişikliği için ilk yarınnı bitmesi gerekmiyor sonuçta. Dün Emre Belözoğlu olmasaydı özellikle ilk yarıda (tabi Selçuk'un da kadroda olmayışını göz önüne alarak konuşuyoruz) Topal'ın yanında muhtemelen Nuri oynayacaktı ki o zaman çok daha vahim bir durum ortaya çıkcaktı. Kendisiyle ilgili çok sevimli şeyler düşünmesem de keşke Emre gibi bir ya da birkaç oyuncumuz daha olsa. Orta sahada tüm hücumu başlatma görevi Emre'ye kalıyor. Doğal olarak rakip de buna engel olunca hücuma çıkmakta çok zorlanıyoruz. Burada hücum yönü biraz daha kuvvetli bir partnere sahip olsa hem Emre hem de milli takımımız rahatlayacak. Oyunu ileriye taşıyacak alternatif bir ismimiz malesef yok.



Bir eksiğimiz de takımın saha içinde ben bir lideri olduğuna inanmıyorum. Liderden kasıt oyuna saha içnde müdahale edecek bir isim. Teknik patron kenardan taktikleri verir evet ama bazen de oyuncuların insiyatif alması gerekir. 1,83'lük Chiriches, 1,94'lük Goian ve 1,88'lik Tamas'ın yer aldığı savunmaya açtığımız ortanın haddi hesabı yok. Romanya aslında 3 ağır ve uzun boylu isimle sahaya çıkarak daha baştan belli etti çok ileriye de çıkma niyeti olmadığını. Biz de onlara yardım etmek için çizgiye inip orta açma sevdasıyla oynadık. 4-2-3-1'i biraz orta kafa gol oynamaya benzetiyoruz galiba.

Romanya'dan da biraz bahsetmek lazım. İyi çalışıp gelmişler. İyi bastılar, fizik olarak da bizden daha iyi olduklarını gördük. Özellikle orta sahada oyun kurmamıza izin vermeyip, hızlı hücumlarla gol aradılar. Golü de Volkan'ın da büyük katkısıyla böyle buldular ve puanlarını 9'a çıkardılar.

2014 şansımız bitmese de çok çok azaldı diyebiliriz. Önümüzde Macaristan ve Andorra deplasmanları var. Ardından kendi sahamızda yeniden Macaristan'la karşılaıyoruz. Bu 3 karşılaşmada 9 puan yapamazsak ben 2014'te yer alabileceğimizi düşünmüyorum. Tabi Romanya'nın da Hollanda önünde sürpriz yapmamasını ummaktan başka elden birşey gelmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder