UEFA son 2010-2011 sezonunun verilerinin de içinde bulunduğu 53 ülkeyi ve 650’den fazla kulübü baz alarak hazırladığı raporu yayınladı. Son yıllarda bu tip raporlara bakarak ülkeler ve liglerin birbirleriyle kıyaslamalarında oldukça ilginç noktalar öne çıkıyor. Raporda ülkelere, liglere göre transfere ne kadar harcandığı, hangi mevkilere daha fazla para harcandığı, ortalama seyirci sayıları, alt yapıya verilen önem, bilet fiyatları, takımların gelirleri gibi birçok nokta var.
Ben gözüme çarpan, ilginç sayılabilecek birkaç bölümü paylaşmak istedim. Hem böylelikle marka değerini çok üstün gördüğümüz ama bence gerçeklerin biraz farklı olduğu kendi ligimiz ve alt yapıya verdiğimiz! önem hakkında da fikir sahibi oluruz...
***Öncelikle 2010-2011 yılının liglere göre ortalama seyirci sayıları
Çok net seyirciyi maça çekme konusunda sıkıntılarımız var. Stadyumlarımız çok çekici özelliklere sahip değil, oynanan oyun çok cezbedici değil belki de... Bunlara kabul ama bu sorunlarımız varken aynı alttaki tabloda görüldüğü gibi maç bileti fiyat ortalamalarında Hollanda’nın neredeyse 2 katı olmamızı da anlamak zor açıkçası. Hem maça ilgi az hem maç bileti fiyatlarımız çok yüksek. Bizdeki ortalama bilet fiyatı 35 Euro’ya yakınken Hollanda’da 19 Euro’nun altında...
Önce bir kendimize bakalım. Geçen yılın şampiyonu dışında Süper Lig’de 20000 ortalamanın üzerinde takım yok. Sadece 6 takımın da ortalaması 10000-20000 arası. Adı dışında hiçbir şeyi süper olmayan ligimizde ne yazık ki durum böyle. Hele ki diğer top 5 ligle kıyaslarsak durumun çok daha vahim olduğu görülüyor. Futbolun beşiği İngiltere’de durum beklenildiği gibi, 20000’in altında kalan sadece 2 takım var.İspanya’da 20000’in üzerinde seyirci ortalamasına sahip 12 takım bulunuyor. Bu konuda takdiri hak eden ülke kuşkusuz Almanya. Bundesliga 1’de ligdeki konumu ne olursa olsun 20000’den düşük ortalaması olan takım bulunmuyor.
Tabi az da olsa ufak bir ortak noktamız var diğer büyük liglerle.Neredeyse tüm liglerde seyirci sayısı ligde bulunulan sırayla orantılı.Üstteysen taraftarın geliyor, alttaysan yalnızsın....
Benim raporda en çok dikkatimi çeken konulardan biri. Ülkemizde de sık sık hoca değişikliklerinin ne kadar olumsuz olduğundan ve alt yapıdan oyuncu çıkarma sıkıntısından sürekli bahsediliyor. Kesinlikle daha başarılı olmak için yapılan teknik direktör değişikliği takımların başarısız olmasında birincil etkenlerden. UEFA’nın hazırladığı raporda da ne kadar hoca değiştirme sevdalısı olduğumuz açıkça görülüyor...
Gelelim son 5 sezona göre alt yapıdan yetişen oyuncularla ilgili tabloya. UEFA’nın bu raporda alt yapıda yetişen oyuncu kavramı 15-21 yaş arası en az 36 ay (aralıksız olması dikkate alınmıyor) bu takımda yer alan isimler oluyor. Tablo sadece Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi grup maçlarını kapsayarak hazırlanmış ancak yine de fikir vermesi açısından önemli. Hele ki bizim gibi yabancı sayısı konusunda bir türlü karar verememiş bir ülkedeysek....
Alttaki veriler de gösteriyor ki Avrupa’nın en üst 5 ligi dışa bağımlılıktan git gide kurtulmaya başlıyor. Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve İngiltere’de durum böyleyken Rusya, Portekiz, Yunanistan, Belçika ve Türkiye’de bu oranda düşüş gözleniyor. Ki bu da aslında Türkiye açısından pek de iyi olmayan bir durum...
Ve benim ilgimi çeken son tablo. Son 5 seonda yapılan top 400 transferin mevki ve ülkelere göre dağılımı. Başarı için büyük paralar harcayan futbolun büyük abileri bu paraları daha çok hangi mevkiye ve ülke oyuncularına yatırıyor. Futbolun en belirleyici noktası gol ve doğal olarak takımlar transferlerin önemli kısmını gol bölgesine yapıyor. 5 sezonda top 400 transferin de 184’ü forvet mevkine yapılmış.
Top 400 transferin büyük kısmını Güney Amerikalı isimler oluşturuyor. Brezilya listede zirvedeyken Arjantin 3. sırada yer alıyor. Arjantin’i sırasıyla İtalya, Fransa ve İspanya takip ediyor. Tabloda diğer diliminde 37 farklı ülke yer alıyor.
Şimdilik göze batanlar bunlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder